Kişisel sınırlar, bir kişinin başkaları ile etkileşimlerinde gördüğümüz ve kişinin kendisi ile ilgili tercihlerini ve tepkilerini belirlerken ortaya çıkardığı bir duruştur. Sadece fiziksel değil, psikolojik sınırları da kapsar. İnançlar, değerler, aile, çevre, geçmiş deneyimler, fikirler, tutumlar ve sosyal öğrenme ile biçimlendirilebilir. İyi belirlenememiş sağlıksız sınırlar özsaygımızı, duygularımızı, davranışlarımızı, ilişkilerimizi, ebeveynlik becerilerimizi ve bağlanmamızı etkilediğinden yaşam kalitesi ile doğrudan ilişkilidir.
Sınırların olmaması veya çok az olması durumunda, kişinin kendisinden beklenilenler, kendi talepleri ve davranışsal tercihler üzerinde kontrolü yoktur. Sınırlar iç içe geçer, dürtüsel hareket edilir ve hayır demek zordur. Çocuklarda ise her istediğinin yapılması için diretme gibi davranışlar görülür çünkü bir kez olsun sergilediği davranış sayesinde istediğini elde etmiştir ve yine başarabilir. Bu ve benzeri durumlar yetişkinlikte de ilişkilerimizde şekil değiştirerek devam eder. Sınırlar belirsiz olduğunda yanlış davranışlar son bulmaz, kabul edilebilir davranışlar başlatılamaz, öğrenme sağlanamaz.
Sınırları katı olan kişiler ise sağlıklı ilişkiler kurmakta, yardım istemekte, duygularını düzenlemekte zorlanırlar. Öfke patlaması gibi uzun süreli negatif duygusal durumlar deneyimleyene kadar duygularını ifade etmezler. Aile bağlamında bireylerin birbirlerinden uzaklaşmış olması olasıdır. Çocuklarda kendi kendine yetebilme ve bağımsız olma durumu, ebeveynlerinde katı sınırların olmasının pozitif bir özelliği olarak ortaya çıkabilir. Katı sınırlar aile içinde iletişimi zorlaştırdığı gibi çevreye de yabancılaşma doğurabilir.
İçinde bulunduğunuz gelişim dönemi fark etmeksizin hangi rolde olursanız olun kişisel sınırlarınızı korumak önem arz etmektedir. Korunamıyorsa da hem bunu fark etmek hem de nasıl korunacağını öğrenmek için bir uzmandan destek almanızda fayda var.
Comments